OKULREHBER.TR.GG

   
 
  bizim tercihimiz
 
BİZİM TERCİHİMİZ…
 
Eğitim-Öğretim denilince konu dönüp dolaşıp, sınavlara geliyor ister istemez… hani birazda “dervişin fikri neyse, zikri odur” derler ya ondan olsa gerek. Sınavlar hayatımıza o kadar yerleşmiş ki yaşları 11 ile 25 yaş arasında olup da sınav ile bir ilişkisi olmayan bir gence veya 11 ile 25 yaş arasında çocuğu olup da sınav ile yatılıp kalkılmayan bir aile göremeyiz herhalde…
Bu Pazar günü Denizli’den bir misafirime, Nazilli’ yi gezdirirken Uzun Çarşı’ da yürüyorduk… Misafirim Pazar Günü olmasına rağmen “çarşı ne kadar kalabalık” dedi. Ben de “biraz daha dikkatli bak, bunların hepsi de dershaneden çıkmış yada dershaneye giden öğrenciler” dedim. Evet Pazar günü olmasına rağmen çarşının kalabalık olmasının en önemli etkeni buydu.
Herkes hayalleri peşinde, hedeflerini gerçekleştirmek için koşuşturuyorlar. Bu hedeflere kimileri ulaşıp kimileri de ulaşamayacak tabii ki. Bu insanların hepsinin de amaçlarına ulaşmaları mümkün olsaydı da zevk alamazdı insanlar herhalde.. “istediler ve ulaştılar”, “herkes istedi, herkes de ulaştı” ne kıymeti olurdu o zaman? Her şey kolayca, istendiğinde kazanılsa idi, sonuçta elde edilen “zafer”, “gurur”, “başarı”, “haz”, “kazanç” kabul edilebilir miydi o zaman? İnsan hedefine kolaylıkla ulaştığında yukarıdaki duyguları tadamazdı, bu elde ettiklerinden bir şey anlamazdı sanırım.
İnsana haz veren, “inandı ve başardı” denilmesi veya “…şu kadar kişinin içinden o başardı” denilmesi ya da “emeğinin karşılığını aldı” denilmesi olurdu.
İstemenin iki uç noktası var; birincisi “ Dokuz Eylül Matematik öğretmenliğini istiyorum, kim istemez ki tabii ki istiyorum, istemez olur muyum, kazansam iyi olur tabii ki diyerek isteme durumudur. İkincisi de “Dokuz Eylül Matematik öğretmenliğini kazanmak için gereken çabayı gayreti göstermeye hazırım” diyerek isteme biçimidir. Bu iki isteme uç noktasının arasında kademeler de vardır tabii ki ama yine de isteme iki dereceli bir olgudur.
Bu iki isteme şeklinin hangisine sahip olanlar hedefine ulaşabilecektir? Birincisi gibi istemek için bir “fedakarlık, çalışma, çaba, gayret” gerekmez, “sadece isteriz” ve bunun bir bedeli de yoktur.
Fakat ikincisi gibi isteme “fedakarlık, çalışma, gayret” gerektirir, “sadece istemek yetmez” ve bunun bir bedeli de vardır.
Lokantaya gittik canımızın istediği yemekleri siparişi alan garsona sıraladıktan sonra “bunları bana getir ama sadece 1 TL veririm” dedikten sonra o garsonun bize olan tepkisi ne olurdu acaba? Bu deli herhalde diye mi düşünürdü? Zavallı ne istediğini bilmiyor diye mi düşünürdü? Ya da kuvvetle ihtimal bizi lokantadan dışarı mı atardı…
O istediğimiz yemekleri yemenin bedelini ödeyeceğiz ve afiyetle yiyeceğiz, ya da ödemeye hazır olduğumuz bedel kadar bir şeyler yemeye razı olacağız! 1 TL’ nin karşılığı da bir simit+çay olsa gerek…biz lokantada garsonla yerdin yemezdin cebelleşmesi içindeyken yan masada istediği şeyleri afiyetle yiyenlerde olacaktır!
Sınavlara 8-8,5 ay kadar bir zaman kaldı ya o gün gereken bedeli ödeyecek kadar hazırlıklı olacağız ya da ödemeye hazır olduğumuz bedel kadar bir sonuca razı olacağız…
8-8,5 ay sonra ya “keşke” ile başlayan cümleler kuracağız, ya da “iyi ki “ ile başlayan cümleler kuracağız.
Tercih bizim…
Keşkesiz yarınlar için, hoşçakalın…
 
 
 
 
 
metinkilicm@hotmail.com.tr
 
  Bugün seninle beraber 6 ziyaretçiburadaydı.  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol